Astım
Yunanca “zor nefes alma”, “nefes nefese kalma” anlamında kullanılan bir kelime olan astım, çocuklarda ve erişkinlerde en sık rastlanan kronik hastalıkların başında gelir. Dünyanın her bölgesinde ve her yaşta görülür. Hastalığın dünya üzerindeki dağılımı, ülkeden ülkeye ve bazen bir ülke içinde bölgeden bölgeye değişim göstermektedir. Büyük şehirlerde, deniz kenarında ve endüstri bölgelerinde yaşamak, düşük sosyoekonomik durum, evde özellikle bebeklik ve çocukluk döneminden başlayarak sigara dumanı maruziyeti ve kişisel veya ailesel allerji öyküsü ülkemizdeki başlıca risk faktörleridir.
Astım hastalığı, çoğunlukla 1-10 yaşları arasında ortaya çıkar. Bu dönemde erkeklerde daha sık iken yaş ilerledikçe kadınlar lehine döner. Değişik toplumlarda farklı sıklıkta olmakla birlikte, çocuklarda % 10-15, erişkinlerde % 5-10 oranında rastlanmaktadır.
Astımın gelişiminde rol oynayan faktörler iki ana grupta toplanabilir.
1-Genetik faktörler : Astımda bilinen en önemli risk faktörü atopi denilen genetik olarak allerjiye yatkınlıktır. Allerjik bünyeli kişilerde astım riski allerjik olmayanlara göre 10-20 kat daha fazladır. Dolayısıyla hem allerjiye yatkınlığın ortaya çıkmasında hem de buna bağlı astımın gelişmesinde genetik faktörlerin önemli rolleri vardır. Anne veya babadan birisi astımlı ise doğacak bebekte görülme olasılığı % 20-30, anne ve babanın her ikisi de astımlı olduğunda bu oran % 60-70’lere çıkmaktadır.
2-Çevresel faktörler : Bebek henüz doğmadan anne karnında iken annenin karşılaştığı çevresel faktörlerden etkilenir. Anne adayının beslenme durumu (özellikle inek sütü ve katkı maddeli gıdalar) ve yaşadığı ortamda bulunan allerjenlerin kan yoluyla karnındaki bebeğine geçtiği ve bebekte astım oluşma riskini arttırdığı saptanmıştır. Gebelikte sigara içen annelerin bebeklerinde astım ve diğer solunum sistemi hastalıkları sigara içmeyen annelere göre daha sık görülmektedir.
Doğum sonrası dönemde ise, astımın ortaya çıkmasında yaşamın ilk 2-3 yılında bebeğin karşılaştığı çevresel faktörler çok önemlidir. Yoğun olarak atmosferde bulunan allerjenlerle karşılaşılması, evde sigara içilmesi, solunum yolu enfeksiyonları, hava kirliliği, nemli ve kapalı ortamlarda yaşanılması gibi değişik çevre faktörleri astımın ortaya çıkmasında rol oynar. Genetik yatkınlığı olan bebeklerde yaşamın ilk yıllarında allerjenlerle yoğun olarak karşılaşma bilinen en önemli çevresel risk faktörüdür. Bebeklik döneminin sürekli ev içerisinde geçmesi nedeniyle bu dönemde karşılaşılan allerjenler, genellikle ev tozu akarı, evde beslenen kedi, köpek, kuş gibi hayvanların tüy ve salyası iç ortamdan kaynaklanan allerjenlerdir. Bunlar arasında ev tozu akarı tüm dünyada astım nedenlerinin başında gelmektedir. Akar yoğunluğu deniz seviyesine inildikçe artar. Buna paralel olarak deniz seviyesinde yaşayanlarda astım sıklığının daha yüksek olduğu saptanmıştır.
Hastalığın tanısında en önemli basamak hastadan alınan bilgilere dayanır. Hastalık kuru inatçı bir öksürük ile kendini gösterebildiği gibi, ağır nefes darlığı gibi tablolarla da karşımıza gelebilir. Nefes darlığı bulunan ağır hastalarda tanı kolay, ancak tedaviye yanıt daha az başarılıdır. Hastalık basit bir kan testi ile saptanamadığı için erken dönemde teşhis edilmesi tamamen hekimin klinik tecrübesine bağlıdır. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de en büyük sorun, hasta astımlı olduğu halde hafif şikayetlerinden dolayı zamanında doktora götürülmemesi veya bu kişilere öksürük nedeniyle sık antibiyotik ve öksürük şurubu kullanılması sonucu hastalık giderek ağırlaşmakta ve tedavisi gecikmektedir.
Aşağıdaki sorulardan herhangi birine yanıtınız “evet” ise çocuğunuz astım hastası olabileceğinden hemen doktora başvurulması uygun olur.
1. Çocuğunuzun göğsünde zaman zaman hırıltı, hışıltı veya ıslık sesi duyuluyor mu?
2. Özellikle geceleri ve/veya sabah uyandığında ortaya çıkan inatçı öksürük var mı?
3. Öksürük ve/veya solunum güçlüğü nedeniyle zaman zaman uykudan uyanmak zorunda kalıyor mu?
4. Koşu veya diğer egzersizler dahil, fiziksel aktivite sonrasında öksürüyor veya göğsünden hırıltı/hışıltı sesi geliyor mu?
5. Belirtilerin belirli bir mevsim veya ortamla ilişkisi var mı?
6. Solunum yoluyla alınan allerjen veya irritan maddelerle (sigara dumanı, parfüm, boya, çamaşır suyu, diğer kokular) karşılaşma sonrası öksürük, hırıltı/hışıltı veya göğüs sıkışması ortaya çıkıyor mu?
7. Soğuk algınlığı “göğsüne iniyor” mu veya iyileşmesi 3 haftadan fazla zaman alıyor mu?
8. Zaman zaman gelen nefes darlığı atakları oluyor mu?
Astım şüphelenilen hastalarda akciğer ve sinus röntgenleri, tam kan sayımı, kanda allerjiyi gösteren testlerin yanı sıra ciltten allerji testlerinin ve akciğerin durumunu gösteren solunum fonksiyon testlerinin yapılması gerekir. Hastalığın ve allerjenin saptanmasının ardından, hastaya hastalığı hakkında ayrıntılı bilgi verilir, allerjenden korunma yöntemleri anlatılır ve ilaç tedavilerine başlanır. Bazen hasta tek başına koruyucu tedbirler ile hastalıktan kurtulabilir. Başarının üç temel anahtarı; hastanın yaşadığı ortamın ıslah edilmesi, düzenli doktor kontrolü ve gerekli ilaçların uygun süre ve dozda kullanılmasıdır.
Tüm dünyada ve ülkemizde en yaygın allerjen ev tozu akarları (mite)’dır. Diğer ev-içi allerjenler ev hayvanları, hamam böcekleri ve küf mantarlarıdır. Ot, ağaç ve değişik bitki polenleri ve mantar sporları dış ortam allerjenleri olarak adlandırılır. Ev tozu akarına allerjisi olan bir kişinin, yatak odasındaki halı veya kilimin kaldırılması ile işe başlanır. Bunun yanı sıra evin diğer bölümlerindeki halı ve kilimler ya kaldırılır veya küçültülerek akarları öldüren birtakım ilaçlar veya süpürgeler kullanılır. Hastanın pamuk veya yün yatak yerine elyaf yatak, yorgan ve yastık kullanması, evinde veya işyerinde yünlü ve tüylü her türlü ev tozu akarcığı barındıran malzemelerin yerine kolay silinebilen akarcık bulundurmayan eşyaları (ahşap, deri kaplı, cam vb ) kullanması özendirilir. Nevresim, çarşaf ve yatak kılıfları düzenli olarak haftada bir kez sıcak su ile yıkanmalıdır. Battaniye ve perdeler 3 ayda bir yıkanmalı veya kuru temizlemeye verilmelidir. Tüylü yumuşak oyuncaklar evden uzaklaştırılmalıdır.
Hastanın neye karşı allerjisi olursa olsun uyulması gereken başlıca kurallar şunlardır:
- Evde ve kapalı ortamlarda kesinlikle sigara içilmemeli ve sık sık havalandırılmalı
- Kapalı ortamlarda kedi, köpek ve kuş beslenmemeli
- Kokulu parfüm ve deodorantlardan uzak durulmalı
- Katkı maddeli yiyecek ve içecekler yerine taze ve doğal gıdalar alınmalı
- Polen, bal ve bıldırcın yumurtası gibi allerjen yükü fazla gıdalar tüketilmemeli
- Akupunktur, mağara tedavisi ve şifalı olduğu zannedilen ne olduğu belirsiz birtakım bitkiler fayda yerine zarar verebileceği için modern ve bilimsel olarak yararlı olduğu kanıtlanmış hekim kontrolü altında tedavi seçilmelidir.
Bir yanıt yazın